Çalışma Alanlarım

Bazen çocuklarımız, bazen de biz anne babalar içinde bulunduğumuz şartlara ayak uyduramaz ve bir takım sorunlar yaşayabiliriz. Klinik tecrübelerime dönüp baktığımda çocukları için yardım talep eden ailelerin ya ebeveynlik işini iyi beceremediklerinden ya da çocuklarının bir türlü yola gelmediğinden şikayetçi olduklarını, kendilerini ya da çocuklarını suçladıklarını görüyorum. Yine klinik tecrübem bana sorunun anne babanın beceri eksikliğinde ya da çocuğun söz dinlememesinde değil anne baba ve çocuk arasındaki ilişkinin kalitesinde yattığını göstermektedir.

Çocuklarla çalışırken mesele suçlu aramak değil, anne baba ve çocuk arasındaki ilişkinin tıkanıp her iki tarafı da yıprattığı anları tespit etmek ve sağlıklı iletişim yöntemleriyle ilişkinin kalitesini arttırmaya odaklanmaktır.

‘’Suçlu Anne, Baba, Çocuk Yoktur, Tıkanmış İletişim Vardır.’’

Neden Oyun Terapisi

Toplumumuzda kime birbiriyle oyun oynayan hayvanların olduğu bir belgesel izletseniz, size orada olanın oyundan fazlası olduğunu hayvanların bu oyunlar sayesinde; dostluk, mücadele, avlanma, sosyal kurallar ve hayatta kalmayı öğrendiklerini söyleyeceklerdir. Maalesef bu anlayış insan yavrusunun oyunu mevzu olunca rafa kaldırılmakta hatta küçümsenmektedir.

‘’İnsan Yavrusu Da Hayatı Oyunla Öğrenir.’’

Çocuklar konuşma becerisini ortalama 2 yaş civarında kazanırlar lakin bu bütün dertlerini dile getirebilecekleri anlamına gelmez. Bu sebeple bütün çocuklar kelimelerle konuşmaktan çok oyunları ve davranışlarıyla konuşmaya meyillidirler. Garry Landreth; ‘’Oyun çocuğun dili, oyuncaklar ise kelimeleridir.’’ diyerek durumu güzel özetlemiştir.

Eğer sizin de çocuklarınızla aranızdaki iletişimde tıkanıklıklar meydana geldi ve kişisel çabanızla aşamıyorsanız, çocukların en iyi bildiği dilin kullanıldığı oyun terapisi vasıtasıyla hem çocuğunuzun dilini öğrenebilir hem de sorunlarınıza çözüm bulabilirsiniz.

Unutmadan; ‘’Anne Babalık Öğrenilen Bir Şeydir.’’ Umutsuzluğa kapılmayın.

Uzman Klinik Psikolog Hasan DURAN’dan (Samsun Çocuk Psikoloğu) aşağıdaki konularda yardım alabilirsiniz;

+ Öfke Kontrol Sorunları
+ Okul Korkusu/Fobisi
+ Karşıt Gelme Sorunları
+ Anne Babanın Ayrılması/Boşanması
+ Uyum Sorunları
+ Kardeş Kıskançlığı
+ Altını Islatma/Kaka Kaçırma
+ Sosyal Çekiniklik/Utangaçlık
+ Tırnak Yeme/Parmak Emme
+ Ders Başarısızlığı
+ Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite
+ Bilgisayar/İnternet/Oyun Bağımlılığı

Randevu ve Bilgi Almak İçin: 0536 456 25 74

GENÇLERLE/Ergenlerle Psikoterapi

Ergenlik sadece bizim değil bütün toplumlarda yanlış anlaşılmaya meyilli bir konudur. Maalesef bu dönemi sorunlar üzerinden tanımlamak daha kolayımıza geliyor gibi. Ancak T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının 2013 yılında ülkemizde yürüttüğü Türkiye Ergen Profili araştırması ergenlerin %80’inden fazlasının kendilerini ‘’mutlu ya da çok mutlu’’ olarak tanımladığını, %93’ünün ise normal veya yüksek seviyede öz saygısının olduğunu gösteriyor.

Anlaşılan o ki ergenlik bir felaketler dönemi değil lakin bu dönemin getirdiği fiziksel, psikolojik ve sosyal değişimler bazı gençlerimizi ve aileleri olumsuz etkileyebilmektedir.

Ergenlerde Ne, Neden Değişir?

Anne babalardan ya da direk gençlerimizden aldığımız bilgiler bir takım değişikliklerin olduğunu bize göstermektedir. Mesela; hırçın, asi ve kavgacı olabilirler, alınganlık seviyeleri artar, derslerine ve işlerine odaklanabilmeleri zayıflar, tartışmaya ve duygusal patlamalara meyilli olabilirler.

Neden Olur?

Yapılan araştırmalar beynimizin duygulardan sorumlu bölgesi olan amigdala’nın ergenlikle beraber aktivitesinin arttığını göstermektedir. Amigdala’nın aktivitesi artarsa ne olur? Sinirbilim araştırmaları aşırı amigdala tepkisinin Prefrontal Kortex (mantıklı düşünmemizi sağlayan beyin bölgesi)’i baskıladığı yani mantıklı düşünmeyi engellediğini göstermektedir. Yani sorunlu diye etiketlediğimiz gençlerimiz beyinlerinin duygulardan sorumlu alanının aşırı çalışmasından müzdariptirler.

Ve ergenlerdeki değişim sadece beyinleri ile sınırlı değildir; değişen fiziksel görüntü, hızlı ve birden büyüme, sivilceler, sesin kalınlaşması, bağımsız bir birey olarak kabul edilme isteği gibi değişimler ergenleri ve aileleri bazen bu hızlı değişime ayak uydurmakta zorlamakta ve bazen de sorunlara neden olmaktadır.

UNUTMADAN; ERGENLİK SADECE BİR GELİŞİM DÖNEMİDİR VE GEÇECEKTİR. Geçmeyeceğine inanıyorsanız sizin de amigdalanız aşırı çalışıyor demektir. Çünkü duygusal beynimiz yoğun çalıştığında içinde bulunduğumuz durum sanki sonsuza kadar sürecekmiş gibi hissederiz. Çaresi ise mantıklı beynimizi (prefrontal kortex) harekete geçirmektir. Gençlerimizi duygusal çalkantılardan korumanın yolu sükûnetimiz ve yaşımızın verdiği bilgiyle sakinleşmesine yardımcı olmak ve daha sonra yol göstermektir.

Bazı durumlarda ise profesyonel bir yardım hem sizin hem de genç birey için en iyisi olabilir. Uzman Klinik Psikolog Hasan DURAN (Samsun Psikolog)’dan aşağıdaki konularda yardım alabilirsiniz;

+ Uyum Sorunları
+ Öfke Kontrol Sorunları
+ Arkadaş Edinme Sorunları
+ Sosyal Fobi, Panik Atak, Depresyon, Obsesif Kompülsif Bozukluk
+ Ders ve Okul Başarısızlığı, Okuldan Kaçma
+ Bilgisayar/İnternet ve Oyun Bağımlılığı
+ Kendine ya da Başkasına Zarar Verme

Randevu ve Bilgi Almak İçin: 0536 456 25 74

Travma Nedir?

Sözlüğe baktığımızda travma; insanın bedeninde ya da ruhunda önemli yaralanmalara neden olan her türlü yaşantıya verilen addır.

Posttravmatik Stres Bozukluğu Nedir?

Travma sonrası (posttravmatik) stres bozukluğu ise; savaş, işkence, doğal afet, terör saldırıları, ciddi kazalar ve tecavüz gibi insanın yaşamına kast eden, bedensel ve ruhsal bütünlüğünü bozan travmatik olaylardan sonra bu olaylara maruz kalan kişilerde meydana gelen psikolojik bir kaygı bozukluğudur.

Travmaya maruz kalan bireylerin bir kısmı tedaviye ihtiyaç duymayabilir. Bazıları ailelerinden, sosyal çevrelerinden ya da din görevlileri gibi toplum hizmeti veren bireylerin yardımıyla da travmanın üstesinden gelebilir. Ancak travmatik bir olay yaşayan çoğu birey yaşanılan olayın yıkıcı etkisinden tek başına ya da çevresinin desteğiyle kurtulamamakta ve psikolojik yardıma ihtiyaç duymaktadır.

Belirtileri Nelerdir?

Travma sonrası stres bozukluğu yaşayan bireylerde: uykusuzluk, kâbuslar, travmatik anıların sürekli akla gelmesi, travmatik olayın tekrarlanacağı korkusu, kolay irkilme, gelecek planının olmaması, aile ve arkadaş çevresine yabancılaşma, travmatik olayı hatırlatan durumlardan rahatsız olma ve kaçınma davranışı görülmektedir.

Travma yaşayan bireyler yaşanan olayı hatırlatan ses, görüntü ve koku gibi hatırlatıcılarla karşılaştıklarında tıpkı travmatik olay yeniden oluyormuş gibi kalp çarpıntısı, terleme, titreme, nefessiz kalmak gibi stres tepkileri gösterebilirler. Ya da kişiler olayları hatırlatan bütün kişi, yer ve mekanlardan kaçınarak travmanın etkisinden korunmaya çalışırlar fakat bu sefer de hayatlarını çok dar bir alanda ve korku içinde yaşamak zorunda kalabilirler.

Son olarak ise travmatik olayların etkisi süreğenleşir ve birey girdiği her ortamda travmaya neden olabilecek malzeme arayışı içine girebilir.

Birçok vakada travmatik olaya karşı psikolojik tepki olaydan çok sonra verilmekte ve bu insanların kafasını karıştırmaktadır. Danışanlar genelde verdikleri tepkilerin olaydan bağımsız olduğunu düşünmekte ve yaşadıkları sorunla travma arasında bağlantı kurmakta zorlanabilmektedir.

Uzman Klinik Psikolog Hasan DURAN (Samsun Psikolog)’dan aşağıdaki durumlarda yardım alabilirsiniz;

+ Travmatik Olay Sanki Yeniden Yaşanıyormuş Gibi Hissettiğinizde
+ Belirli Yer, Ortam, Kişi ve Durumlardan İstemli Ya Da İstemsiz Bir Şekilde Kaçındığınızda
+ Travmayla İlgili Düşüncelerden İstemli Bir Şekilde Kaçındığınızda
+ Ani ve Orantısız Duygusal Tepkiler Verdiğinizde
+ Sebebini Anlayamadığınız Yoğun Korku ve Kaygı Yaşadığınızda
+ Travmatik Olay Ya Da Bir Kâbusun Sürekli Rüyada Görüldüğünde
+ Uyku, Yeme İçme, Cinsel İstek ve Rutin Günlük İşlerde Bozulma Olduğunda

Randevu ve Bilgi Almak İçin: 0536 456 25 74

İlişki ve İletişim Sorunları

Dünyaya gelen herhangi bir canlıdan daha çok insan yavrusu anne babasının ilgi ve bakımına muhtaçtır. Daha doğumdan itibaren iletişim kurma şeklimiz ilişkilerimizi etkilemeye başlıyor diyebiliriz.

Kişilerarası İlişkisel Teorinin kurucusu Harry Stuck SULLIVAN; insanoğlunun kişilerarası ilişki kurma yönünde doğuştan gelen bir dürtüye sahip olduğunu ileri sürmüştür. Sosyal bir varlık olan insanoğlu ötekiyle iletişim kurmaya ve anlamlı ilişkiler geliştirmeye neredeyse programlanmıştır. Kişilerarası ilişkinin neredeyse kaçınılmaz olduğu bir hayatta ilişkilerimizin kalitesi ve iletişim kabiliyetimizin ruh sağlığımızı doğrudan etkilemesi kaçınılmazdır.

Rene SPITZ, ikinci dünya savaşı sırasında bakımevlerinde yaptığı bebek gözlem çalışmalarında; barınma, beslenme ve altlarının temizlenmesi gibi ihtiyaçları giderilen çocukların kendileriyle duygusal bir temasa geçilmediğinden yaşıtlarından ve duygusal temas (ilgi,sevgi…) gören çocuklardan gelişimsel olarak daha geri kaldıkları ve hatta bazı çocukların bir başkasıyla kurulan mekanik ilişkinin sonucu olarak öldüklerini rapor etmiştir.

Ayrıca, Japon bilim insanı Dr. Masaru EMOTO’nun su kristalleri üzerinde yaptığı gözlemler iletişim tarzının önemini gözler önüne sermiştir. Dr. EMOTO, bir kap suyu alıp güzel sözler telaffuz ettiğinde mikroskop altında yapılan gözlemlerde suyun kristalimsi şekillere büründüğünü, hitap şeklinin olumludan olumsuza döndüğünde ise şekillerin bulanıklaştığını ve anlamsız görüntülere büründüğünü gözlemlemiştir. Ortalama bir insanın vücut sıvı oranının yüzde 70 olduğu düşünülürse iletişim tarzının ve hatalarının önemi ortaya çıkmaktadır.

Psikolojimizden kimyamıza hatta hayatımızın devamlılığına dahi etki eden ilişkilerimiz ve iletişim tarzımız bozulduğunda hayat kalitemiz de ciddi derecede azalmıştır diyebiliriz. Yaşadığımız ilişki ve iletişim sorunlarını kendi çabalarımızda çözemediğimizde bir ruh sağlığı uzmanından yardım almak en isabetli karar olsa gerek.

Uzman Klinik Psikolog Hasan DURAN (Samsun Psikolog)’dan aşağıdaki durumlarda yardım alabilirsiniz;

+ Eş, Sevgili ve Hayatınızdaki Önemli Kişilerle Yaşanan İletişim Sorunları
+ Evlilik Öncesi Danışmanlık Hizmeti Almak İsteyenler
+ İnsanlarla Sağlıklı İlişkiler Kuramıyorum Diyenler
+ Uzun Süreli İlişkileri Yürütemeyenler
+ İnsan İlişkilerinde Duygularını Düzenleyemeyenler

Randevu ve Bilgi Almak İçin: 0536 456 25 74

Öfke Kontrol Terapisi

Öfke, duygularımız arasında tabir-i caizse üvey evlat muamelesi yapılanların en başında gelmektedir. Varlığı sanki başlı başına sorunmuş gibi algılanan, olmaması gerektiği düşünülen bir şey gibi. Lakin bütün duygularımız gibi öfkemiz de bize aittir. Yine bütün duygularımız gibi mesele varlığında değil nerede, ne zaman ve ne şiddette kendini gösterdiğine bağlıdır.

Öfkeyle Kalkan Zararla Oturur

Öfke hafif bir rahatsızlıktan, şiddetli kızgınlık ve hiddete kadar değişebilen bir duygu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bazı durumlarda kontrol edebilirken bazı durumlarda ise sanki kontrolü o almış gibi görünebilmektedir. Bazı insanların öfkeyle davrandıktan sonra; ‘’Bunları ben mi yaptım? Hiçbir şey hatırlamıyorum, Kendimi tutamadım, Her şey bir anda oldu…’’ gibi hayret ve suçluluk bildiren ifadeler kullandıklarını duymuşsunuzdur.

Kontrolsüz Güç, Güç Değildir

Madalyon’un diğer tarafına baktığımızda ise kendimize ya da sevdiklerimize zarar verme ihtimali olan kişilere karşı nefsi müdafa amaçlı öfkeli tepkiler ise neredeyse hayat kurtarmaktadır. Buradan da anlaşılacağı üzere öfke olamaması gereken değil kontrol edilebilir olması gereken bir duygudur. Eskilerden bir reklamda durum çok iyi izah edilmişti; ‘’Kontrolsüz güç, güç değildir.’’

Öfkelendiğimizde Ne olur?

Bütün yoğun olumsuz duygular gibi öfkede beynimizin duygusal merkezi olan amigdalayı aşırı harekete geçirir, amigdalanın aşırı hareketi, mantıksal düşüncenin merkezi olan prefrontal korteksimizin çalışmasını engeller ve öfkeli insanlar ne olduğunun farkına bile varmadan güçlerini kontrolsüz bir şekilde boşaltmış, kendilerine ve çevrelerine duygusal hatta fiziksel zararlar vermiş olabilirler. Öfkeyle yaptığımız yıkıcı davranışları hatırlamamamızın altında mantıksal fonksiyonların baskılanması yatmaktadır.
Öfkemizi kontrol edemeyip kişisel ve sosyal sıkıntılar yaşıyor ve ne yaparsak yapalım bunu düzeltemiyorsak bir ruh sağlığı uzmanından yardım almak en mantıklı şey olsa gerek.

Aşağıdaki gibi şikayetlere sizde sahipseniz Uzman Klinik Psikolog Hasan DURAN (Samsun Psikolog)’dan yardım alabilirsiniz.

+ Sevdiklerimi İstemeyerek İncitiyorum
+ Ağzımdan Birden Uygunsuz İfadeler Çıkabiliyor
+ Aşağılanmış, Küçümsenmiş ve Engellenmiş Hissettiğimde Kontrolü Kaybediyorum
+ İnsanları Yanlış Anlıyor ve Yanlış Anlaşılıyorum
+ İnsan İlişkilerim Bozuluyor ve İnsanlar Benden Uzaklaşıyor.

Randevu ve Bilgi Almak İçin: 0536 456 25 74