Anne, baba, çocuk arasında meydana gelen birçok sorun çocuğun içinde bulunduğu gelişim döneminde neyin normal neyin anormal olduğunun biz yetişkinler tarafından çok iyi bilinmemesinden kaynaklanır. Maria Montessori durumu şu sözlerle açıklığa kavuşturur; ”Çocuk ağır ağır, kendi ritmince harekete koyuldu mu, dayanamayız, burnumuzu sokarız hemen; çocuğun tarzı yerine , kendi hareket tarzımızı dayatırız. Lakin böyle davranmakla, çocuğa yardım etmek bir tarafa, onun ihtiyaçlarını ayaklar altına aldığımızı aklımıza bile getirmeyiz.”
Zannımca çok hatalı bir şekilde sanki bir sorunmuş gibi 2 YAŞ SENDROMU olarak adlandırılan; çocuğun kendi ve öteki arasındaki sınırları öğrendiği ve kendince kendi sınırlarını, kişiliğini, benliğini koruma, kollama, ayakta tutma çabasıyla; ben ben ben diye tutturması ya da hayırların üzerine basa basa söylemesi bir sorunun değil aksine bir kimlik, kişilik oluşturma çabasının ürünüdür ve bizim anne babalığımızdaki bir soruna, kusura işaret etmez.
Erik Erikson bu döneme; “Bağımsızlığa Karşı Utanç ve Şüphecilik” adını verir. Bu dönemde çocuklar yeni yeni keşfettikleri bağımsızlıklarının tadını çıkararak ellerinden geldikleri kadar ailelerinden uzaklaşmak isterler (uzaklaşmak derken bavulunu alıp gitmezler, yan odada, dolabın içinde, çekmecenin gözünde olurlar ya da siz onların ellerinden tutmadan yürümek isterler)
Bağımsızlık, uzaklaşmak çocuklara iyi gelse de bir taraftan da anne babadan uzaklaşmak onlara KORKU verir ve birden geri dönerler. İhtiyaçları onları bekleyen bir ebeveyndir.
Bu dönem bir sendrom, bağımsızlaşma çabaları bir sorun; sanki anne babayı çıldırtmak için bilerek ve isteyerek yapılan bir şeymiş gibi algılandığında çocuklar korkuyla geri döndüklerinde koşulsuz kabul eden bir ebeveyn yerine kızgın, içerlemiş ve bundan dolayı da ihtiyacı olan sakinleştirmeyi veremeyecek ve hatta bazen de kendine küsen bir ebeveyn ile karşılaşır. Aslına baktığımızda gelişimsel bir durum olan şeyler anne, baba ve çocuğun iletişimi zedelendikçe çocuğun kendinden utanmasına ve eylemlerinden şüphe duymasına neden olabilir.
Çocuk korkuyla öfkeyle geri geldiğinde yetişkinin duyguları da çocukla benzerlik gösteriyorsa yaşanan sıkıntıların artması kuvvetle muhtemeldir.
Çocuklar dünya ile nasıl baş edeceğini bilen bir yetişkine ihtiyaç duyar. Bu ihtiyaç karşılanmadığında kaygı tetiklenir ve çocuğun olumsuz davranışları artış gösterir.
Hayırların üzerine basa basa söylendiği, BEN denen şeyin sınırlarının yeni yeni kavrandığı ve dolayısıyla hırçın bir tavırla sınırların korunduğu bir dönemde çocuklara yaklaşım tarzımız dönemin nasıl geçeceğinin belirleyicisidir. Benlik duygusunun geliştiği bir dönemde bu duyguyu hissedebilmenin en iyi yolu -etmek -eylemektir yani; ”Ben bir şeyi yapabilir hale geldim, yapmaya karar verdim ve yaptım.” durumu çocuğun en fazla haz aldığı şey haline gelmiştir ve bunun tadını bir müddet çıkarmak ister.
Çocuk için yapmanın bu kadar önemli olduğu bir evrede kullandığımız dil de bir o kadar önem kazanır. Çocuk yapmanın coşkusunu yaşarken; Hayır, Yapma, Dokunma, Elleme… gibi sınırlayıcı bir dille karşılaştığında gelişmekte olan benliğini savunmak için doğal olarak karşı çıkacaktır.
Çocuklar yapmalarını istemediğimiz şeyleri duymak istemezler. Çünkü çocuk bir enerjiyle harekete geçtiğinde enerjisi boşalana kadar hareketi devam ettirmek ister ki bu da biyolojik olarak çok normaldir. Biriken enerji boşaltılmalıdır. Böyle zamanlarda; ”Yapmasını istemediğimiz şeyler yerine, o an yapabileceği şeyler söyleyerek çocuğun enerjisini sağlıklı bir şekilde boşaltmasına yardımcı olabiliriz.”
Mesela; Çocuğunuz evinizdeki bitkinin yapraklarını çekiştirmeye başladığında; ”Hayır çiçeğe dokunma” yerine öncelikle ”DUR” diyerek yavaşlamasını sağlayıp yanına giderek yapmaması gereken eylem yerine yapması gerekeni söyleyip örnek olarak; ”Çiçeği böyle yavaşça sevebilirsin.” diyebiliriz. Böylece hem doğru eylemi model olarak öğretmiş olursunuz hem de çocuğun içindeki enerji sağlıklı bir şekilde boşalmış olur.
Son söz;
Sendrom değil, gelişim göstergesi.
Yetersiz anne baba değil, biraz bunalmış (kabul ediyorum birazdan birazcık daha bunalmış) anne baba.
Sağlıcakla kalın.
Hasan DURAN
Klinik Psikolog (Samsun Çocuk Psikoloğu)