Çocuklar doğdukları andan itibaren mütemadiyen anne babalarına sinyaller gönderir.
Mesela; karınları acıktığında, altları kirlendiğinde, üşüdüklerinde, terlediklerinde, yalnız hissettiklerinde, korktuklarında, heyecanlandıklarında, sevindiklerinde, sevgiye ihtiyaç duyduklarında…
Ve bu sinyallere her zaman bir cevap alırlar. Çocukların hiçbiri sinyali cevapsız kalmaz.
Çocuğun ihtiyaçları doğru anlaşılıp giderildiğinde yani içinden geçenler, içinden geçtiği gibi anne babası tarafından anlaşıldığında ve ihtiyaç giderildiğinde çocuk anne babasının gözlerinde kendi öz benliğini görür ve kendisi olmanın sorun yaratmadığını tam tersine iyi bir şey olduğu hissine kapılır.
Bir anne babanın çocuğunun her sinyaline tam da olması gerektiği gibi cevap verebilmesi pek de insani değildir. İnsan olmak için de bolca hatayı barındıran bir haldir.
Anne baba çocuğundan gelen bu sinyallere yeterince iyi cevaplar verebildiği sürece çocuk anne babasının gözünde büyümekte olan öz benliğini bir yük değil bir lütuf olarak algılayabilir.
İhtiyaçları çoğunlukla anlaşılıp, karşılanamayan çocuklar ise anne-babalarının gözlerinde; anlamsız boşluklar, öfke, yetersizlik, kafa karışıklığı ve sevilmemenin izlerine rastlar.
Ve maalesef hiç bir çocuk anne babasının gözlerinde gördüğü yansımanın doğru olup olmadığını sorgulayamaz. Gördüğü şeyin kendi öz değeri olduğu yanılgısını fark edemez.
Tâ ki onu olduğu gibi kabul eden biri hayatına girene ya da kendisine ait olmayan yüklerin altında ezilirken yolu bir terapiste düşene kadar.
Sağlıcakla kalın.
Hasan DURAN
Klinik Psikolog (Samsun Psikolog)